İçinde bulunduğumuz çağ bilimin ve bundan kaynaklı gelişmenin en hızlı şekilde ilerlediği çağ olarak kendini göstermekte. O kadar ki birçok ulusun programında artık uzaya nasıl adam yollarız, yerli otomobil üretebilir miyiz falan yok artık.
Beyin dalgaları ile yönetilebilen insansız hava araçları, sesli komutlar ile çalışan bilgisayarlar ile kod yazma, insansız araçlar ile seyahat, fosil yakıtsız hayat, ev atıklarından organik gübre üretme, karbon salınımı olmayan yaşam gibi birçok bilim kurgu roman konusu olan detay çok yakında hayatımızın parçası olacak. Biz de onları o aşamada satın alacağız. Ne yazık ki üreticisi değil, tüketicisi olarak hayatımızın parçası olacaklar. Son senelerde kendi kendimize yetecek atılımları savunma sanayinde atabildik. Ancak hayatımıza dokunacak şekilde bir bilime dayalı yaşamı kendi içimize sindirmekte acizlik içerisindeyiz.
Bu durumda ilk olarak devletten bir şeyler beklemek doğal bir reaksiyon. Ancak hakkaniyetli mi derseniz? Bence değil. Çünkü bugün ülkemizi yöneten dostlarımız bizleri temsil ediyorlar. Bizden ayrı dışarıdan gelmiş insanlar olmadıkları için olaylara bizim baktığımız pencereden bakıyorlar. Bizi yansıtıyorlar. O yüzden yapacakları veya yaptıkları ne yazık ki yetersiz kalıyor.
Bilim konusunda elde bulunan 1-2 kurumu komik duruma düşürerek ve onların güvenilirliklerini sarsarak reyting elde etmeye çalışan basın; mesela bu işte üzerine düşeni yeterince yapıyor mu acaba? Eskiden ek olarak bilim teknik eki veren gazete doğru düzgün kalmadığına göre içinde bulunduğumuz duruma pek şaşırmasak diye düşünüyorum.
Görsel medya kuruluşlarımız haber bulamadıkları günlerde verdikleri üçüncü sayfa haberleri yerine çok kısa da olsa bilimi teşvik eden, kendimize olan güveni sarsacaklarına güzel şeyleri gösterir haberler yapamazlar mı mesela? Şu an 1-2 kişi gibi görünen ama aslında çok fazla olan bilim insanı olmaya aday gencimizi heyecanlandırmak muhakkak ki sokak arasında kavga eden iki mahalle delikanlısının haberinden daha fazla toplumsal faydaya sahiptir.
Okullar mesela. Müfredat dışına çıkma pahasına bilimi teşvik edecek çalışmaları önceliklendiremezler mi? Laboratuvar çalışmasını sadece kapalı kapılar ardında yapmak yerine doğada ve kaynağında yapılacak çalışmalar ile beslenme bozukluğu olan yeni nesillere bir ışık veremezler mi?
İş dünyası da çok şeyler yapabilir. Babadan kalma yöntemleri kullanırken ne kadar verimlilik kaybettiğini düşünerek yapacağı AR-GE çalışmalarında yeni mezun kimya mühendislerine çalışma imkanı versek fena mı olur? Tekstil imalatçısı olan bir şehirde tüm su kaynaklarını bitirirken belki bir kişi çıkıp ta su kullanımını azaltacak bir proje geliştirir de şehre gelen herkese eskiden çok sulak bir ildi ancak şimdi önemli ölçüde su kaynaklarımız azaldı demek zorunda kalmazdık.
Ya da bizler elimizde bulunan 1-2 kod yazıcı arkadaş bilgisayar başında kalkmadan çalıştıklarında yanlarına gidip ne olacak bu işler, bırak bu işleri sözleri ile devlet dairesinde memur olmayı teşvik etmeyi bıraksak belki bir adet Bill Gates çıkıp da diğerlerinin önünü açar.
Saydıkça sayılacak üzerimize düşen iş varken konsantrasyonumuzu dünyanın bize gülmesine yol açacak konulara harcayarak ne kadar gerilere gittiğimizi görmeliyiz. Bugün Endüstri 4,0 ile dünya yeni bir çağa açılıyor. Ve toplum olarak bu konuları düşünür, üretir bir alt yapıya geçme konusunda daha fazla geç kalmamalıyız. Katma değerli imalat veya ihracat hedefleri ne yazık ki toplumsal seferberlik ile olabilir şu noktadan sonra. Aksi takdirde Iphone 8 in ne gibi özellikleri olacak tahmini yapan haberleri okumaya devam eder, Zorlu’nun Venüs’ünün ne zorluklar ile piyasada barınmaya çalıştığını anlamaz ve yok oluşuna sebep oluruz. İşin kötüsü bu konuda ki sorumsuzluğumuzun farkına bile varamayız.
Comments