TEOG sınavı bitti ve 9’ncu sınıf olarak eğitime başlayacak olan arkadaşlarımız yeni bir sürece başlamanın heyecanını yaşıyorlar. Onlara yeni okullarında başarılar dilerim. Umarım eğitim hayatları hep neşeli ve başarılı geçer.
Denizlimizde yaklaşık olarak 19 000 kişilik 9ncu sınıf kontenjanı bulunmakta. Geçen senelerdeki gibi bir durum söz konusu olacak gibiyse 11 000 kişilik bir yerleştirme olacak. Yaklaşık 8000 kişilik bir kontenjan boşluğu olacak. Ve ne yazık ki bunun yaklaşık 7 000 adedi Meslek Liselerimizin kontenjanında olacak.
Meslek Liseleri eğitim sistemimizin aksak yapısından dolayı en çok zarar gören kurumlarımızın başında geliyor. Eğitim sistemimizin
üniversite mezunu olmayı
teşvik eden ama kalitesini göz ardı eder yapısı ne yazık ki geleceğimizi de baltalıyor. Geçmiş yıllarda bu liselerde okumak toplum tarafından daha fazla kabul gördüğünden belki de bu liselerden mezun olmak bir sorun teşkil etmiyordu. Ancak son 15-20 yıllık sürece baktığımızda bu eğitim kurumlarının eğitim kalitesindeki düşüşten veya ailelerin artık bu okullara inançlarının kalmamasından dolayı kontenjanlar dolmamaya, bu okullara talep azalmaya başladı. Bu durum da bu kurumların
kalitesi düşük, öğrencileri motive edemeyen ve öğrencilerinin sorunlu bireyler olmasına yol açan eğitim kurumlarına dönüşmesine yol açtı. Bu bir döngü aslında. Yani işler kötüleşmeye başladıktan sonra oluşan yeni sorunlar çözümsüzler listesine eklenmeye başladı.
İşin sonucunda elektrikçisi olmayan milyon dolarlık işletmeler olmaya başladı. Yüksek okul veya üniversite mezunu istediğimizden çok sayıda olurken, su tesisatının bakımını koca şehirde emanet edebileceğimiz adam sayısı 2 veya 3 kişiye düştü.
Aslında çözüm bence çok zor değil. Öncelikle bu konunun bir ölüm kalım mücadelesi olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor. Bu okulları verimli işler hale getirmediğimiz her eğitim senesinin bizim endüstri başarımızı 5 sene boyunca düşürdüğünü bilmemiz gerekiyor. Bizler elimize çantamızı alarak ürün satabiliriz. Veya hiç olmayan işlerin bir şekilde risklerini alarak imalatını organize edebiliriz. En sağlıklı AR GE gruplarını da kurabiliriz. Ancak ne yazık ki makinelerimizin ayarlarını yapacak veya işletmelerimizde oluşan elektrik sorunlarını giderecek kişileri eğitemeyiz. Şu an gerçi çaresizlikten bu kişileri eğitiyor ve kendi isteklerimize göre el yordamı ilkel çözümler ile ilerliyoruz. Ancak başka ülkeler ile rekabet etmekte her geçen gün zorlanıyoruz. Bu yüzden eğitimcisinden, iş insanına, bürokratından, öğrencisine bu işin ciddiyetine uygun bir bilinç geliştirmemiz gerekli.
Bunun için öncelikle devlete çok iş düşüyor. Genellikle
yazdığım yazılarda işi devlete bağlamayı sevmiyorum. Ancak ne yazık ki bir Meslek Lisesi Eğitim Stratejisini geliştirmesi gerekiyor. Bu strateji geliştirilirken de sadece öğretmenler ve Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları ile plan yapılmamalı. İşin içerisine iş insanlarını TOBB aracılığı ile çekmek de gerekli. Bu sayede ihtiyaca uygun eğitilmiş bir nesil ortaya çıkacaktır. Şimdi olduğu gibi gününün çoğunu boş geçiren, sahada olan alet edevatı kullanamayan, iş başı eğitimi olmayan genç nesiller yetiştirmemiş olur.
Devletin yapacağı bir diğer konu bu okulların tanıtımlarını yapmak olmalı. Bugün 8 yıllık eğitimi tamamlayan kardeşlerimizin birçokları ne yazık ki meslek liselerinin yerini bile bilmiyor. Hangi okulun kendi geleceklerine uygun olabileceğini bilemiyor. Oysa şehrimize bağlı köy, kasabalar dahil olmak üzere bazı yerlerde gezici, bazı yerlerde büyük katılımların olabileceği şekilde bir tanıtım toplantıları düzenlemeli. Bu toplantılarda hedef olarak öğrenciler değil aileleri seçilmeli. Anne ve babalar bu okullarda eğitim alan çocukların ne gibi avantajları olabileceğini bilemiyorlar. Halbuki bu okulları bitiren arkadaşlarımıza hakkıyla eğitim verildiğinde iş imkanları anlatılmış olsa bugünkü gibi boş dersliklerde, süresinden önce eve yollanan işsiz adayı arkadaşlarımız ortadan kalkacaktır.
Eğitimci motivasyonu da artırılmalı. Meslek Lisesinde görev alacak eğitimci kardeşlerimizin hakları da diğer meslektaşlardan fazla olmalı. Onları ilkel alet edevatlarla, çalışmayan makinelerle çocukların önünde rezil olacak şekilde çalıştırmak geleceğimize vurduğumuz en büyük darbelerdendir. Ayrıca motivasyonu kalmamış, idealleri olmayan eğitimcinin de en az bu kadar zarar verdiğini bilmemiz gerekiyor. O yüzden örneğin bir Tekstil Meslek Lisesi müdürü bir eğitim sezonunda kapısının önünde bulunan işletmelere çocukları götürmüyor, onları yeni teknolojiler ile tanıştırmayıp onların ders saatlerinden çok önce evlerine ve hatta daha kötüsü kahvehanelere gitmeye mecbur bırakıyorsa, o zaman onu da eğitim yılları boyunca çalıştırmanın bir alemi olmamalı. Kim bu işi aşk ile yapacak ise onu aramak ve onu getirmek zorunda olduğumuzu Milli Eğitim Müdürü görevindeki dostlarımız bilmeli.
İş alemine de çok işler düşüyor. Bu arkadaşlarımızı tercih etmeleri ve bu okullardan gelen kardeşlerimize pozitif ayırımcılık uygulamalı. Bu konunun bir tercihten çok zorunluluk olduğunu bilmeli ve ona göre ortak stratejinin parçası olmalı. Kendilerinden yardım isteyen öğretmenlere dilenci muamelesi yapmak yerine istedikleri makine veya parça ne ise en iyisini vermenin telaşında olmalı. Sürekli olarak çalışacak adam bulamıyoruz diye ağlamaktansa bir okula bağış yapılacağından yapılan bağışın özellikle
Meslek Lisesin gitmesini salık vermeli. Gelen staj elemanını baş tacı etmeli ve belki de eğitimi ile özel ilgilenmesini sağlamalı. Hatta burs veriliyor ise özellikle bursun bu arkadaşlarımıza verilmesine önem vermeli.
Daha önceki bir yazımda da belirtmiştim. Bu kadar çok üniversite açılması çok verimsiz ve ülke geleceği için
anlamı olmayan bir uygulama. Dünyanın hiçbir ülkesinde ne yazık ki bu kadar plansız bir üniversiteleşme söz konusu değil. Sağlam bir orta ve uzun vadeli eğitim planımız olmadığı için veya olan planların her siyasi iktidarda sürdürülebilirliğinin yapılamamasından dolayı dengesi bozulmuş bir yapının ülkemizi geriletmesini hep birlikte seyrediyoruz.
Bugün adı sanı duyulmamış üniversiteden mezun arkadaşlarımızı işsizler ordumuza katılmasına yol açmaktansa iş aleminin şartlarına uygun bireyleri yetiştirmenin yolunu aramak zorundayız. Meslek Liseli olmak bu yüzden
çok önemli ve onurlu bir durum. Bu yüzden eğitimcisinden öğrencisine saygı duymalıyız. Bu okullardan mezun arkadaşlarımızın kötü eğitilmesine izin vermemeliyiz. Ne yazık ki bu yukarıda da belirttiğim gibi bir seçenek değil. Zorunluluk…
Comentarios